Mahmut Akman
İş ve Sosyal Güvenlik Danışmanı
24 Temmuz 2023
Sirküler No: 844
Türk sosyal güvenlik sistemi, esas itibariyle zorunlu sigortalılığa dayanmakta ve sosyal güvenliğin tekliği ilkesine göre işlemektedir. Gerek bağımlı çalışanlar gerekse de bağımsız çalışanların, ücretlerinden veya bildirim tutarları üzerinden işçi ve işveren hissesi şeklinde prim ödenmektedir. Örneğin, bir işçi bir işyerinde sigortalı olarak çalışmaya başladığında zorunlu olarak işvereni tarafından sigortalı yapılacak, ödediği ücret üzerinden prim kesecek ve bu primi işveren kendi hissesini de dâhil ederek SGK’ ya bildirecektir. Sigortalılıktan çıkış; işyerinden ayrılma, emeklilik, ölüm vb. hallerde son bulur. Yoksa ücretlerinden kesilen primleri SGK’ dan talep edip hizmetlerini sıfırlayamaz, zaten sistem buna imkân tanımaz. Bunun iki istisnası vardır.
Bunlardan birincisi; 5510 sayılı Kanunun 31’inci maddesine göre; herhangi bir nedenle çalıştığı işten ayrılan veya işyerini kapatan ve yaşlılık aylığı bağlanması için gerekli yaş şartını doldurduğu halde malullük ve yaşlılık aylığı bağlanmasına hak kazanamayan sigortalıya kendi adına bildirilen veya ödediği malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primlerinin her yıla ait tutarı, primin ait olduğu yıldan itibaren yazılı istek tarihine kadar geçen yıllar için, her yılın gerçekleşen güncelleme katsayısı ile güncellenerek toptan ödeme şeklinde verilir.
İkincisi; 5510 sayılı Kanunun 36’ncı maddesine göre; ölen sigortalıların hak sahiplerine ölüm aylığı bağlanamaması durumunda, ölüm tarihi esas alınmak kaydıyla hak sahiplerine toptan ödeme şeklinde verilir. Dolayısıyla, sigortalılar her istedikleri zaman değil yukarıdaki iki durumun ortaya çıkması halinde sigortalı ve/veya hak sahipleri uzun vadeli sigorta kollarına ait hisseleri tutarında primlerini talep edebilirler.