Mahmut Akman
İş ve Sosyal Güvenlik Danışmanı
04 Kasım 2022
Sirküler No: 674
Bu konuyu Yargıtay’ın vermiş olduğu bir karar ile açıklamakta yarar bulunmaktadır.
Şöyle ki, Yargıtay 22. Hukuk Dairesi 07 Kasım 2019 tarihli (E.2017/25582, K.2019/20636) kararında kurulan hükme göre;
Davacı, mahkemece verilen işe iade kararının Yargıtay tarafından onanmasının ardından işe iade başvurusunda bulunduklarını, başlatılmaması üzerine, işe başlatmama tazminatı, boşta geçen süre ücreti ve işlemiş faizi yönünden yaptıkları icra takibine davalı tarafından haksız olarak itiraz edildiğini belirterek itirazın iptali ile icra takibinin devamına, alacağın % 20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, işe iade başvurusunun iflas idaresine yapılması gerektiğini, davacının işe iade talebinde samimi olmadığını belirtmiş ve davacı kötü niyetli olduğundan alacağın % 20’sinden aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesini savunmuştur.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık davacının boşta geçen süre alacağının miktarı noktasındadır.
4857 sayılı İş Kanunu’nun 21. maddesinin 3. fıkrasında, “Kararın kesinleşmesine kadar çalıştırılmadığı süre için işçiye en çok 4 aya kadar doğmuş bulunan ücret ve diğer hakları ödenir.” hükmü mevcut olup, bu hüküm fıkrasında geçen “en çok 4 aya kadar” ibaresi hakime takdir hak ve yetkisi bahşetmemekte, kararın kesinleşme süresine göre belirlenecek azami ücret ve hakların sınırını göstermektedir.
Dosya içeriğine göre; Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacının davalı işyerinden çıktıktan sonra başka bir işyerinde çalışması bulunduğunu, buna göre boşta kaldığı sürenin dikkate alınacağı belirtilerek boşta geçen süre alacağı hesaplanması hatalıdır. Dairemiz kabulüne göre davacının işveren feshinden sonra boşta geçen süre içinde başka bir işveren nezdinde çalışmış ve bu işten gelir elde etmiş olması, işverenin dört aya kadar ücret ve diğer hakları ile ilgili yükümlülüğünü ortadan kaldırmaz. Bu kabule göre, boşta geçen süre için geçersiz sayılan fesih tarihinden sonraki dört aylık ücret ve diğer hakların hesaplanması gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
Bu karar ışığında, işçinin işveren feshinden sonra boşta geçen 4 aylık süre içinde başka bir işveren nezdinde çalışması ve bu işten doğal olarak bir gelir elde etmesi, iş akdini fesheden işverenin 4 aya kadar ücret ve diğer hakların ödenmesi yükümlülüğünü ortadan kaldırmamaktadır.